5 Aralık 2016

,

Hava Uyanıyor - Elisa Kova | Kitap Yorumu

Kitap Adı: Hava Uyanıyor
Orijinal Adı: Air Awakens (Air Awakens #1)
Yazar: Elisa Kova
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 400
Goodreads Puanı: 4.02/5
Benim Puanım: 4/5
Arka Sayfa;
Solaris İmparatorluğu, başkenti birleştirmeye bir zafer uzağındaydı ve nadir görülen büyüsel bir yakınlığın sahibi, on yedi yaşındaki kütüphaneci çırağı Vhalla Yarl savaşın seyrini değiştirebilirdi.
Vhalla, Büyücüler Kulesi’ndeki gi­zemli büyü topluluğundan uzak dur­ması gerektiğini bilerek büyümüştü ve kitapların sessiz dünyasında oldukça mutluydu. Ancak farkına varmadan, gelmiş geçmiş en büyük büyücüler­den biri olan Prens Aldrik’in hayatını kurtardıktan sonra, yavaş yavaş onun dünyasına doğru çekildiğini hissedi­yordu. Şimdi önünde vermesi gereken zor bir karar vardı: Ya büyüsünü kabul edip bildiği hayatı terk edecek ya da büyücülükten defedilip eski haline dö­necekti. Gölgelerde dolanan kudretli güçlerle birlikte, Vhalla’nın kararsızlı­ğı ona sandığından çok daha fazlasına mal olacaktı.

Bu kitabı uzun zamandır merak ediyordum ve itiraf edeyim; nedense kapağı sayesinde ilk başta çizgi roman olduğunu sanmıştım. Daha sonra araştırdığımda beş kitaplık bir seri olduğunu keşfetmiş oldum. Kapağıyla beni kendine çekmeyi başarmıştı ve içeriğinin tarihi fantastik olduğunu bildiğim için daha büyük bir heyecanla okumaya başladım. Açıkçası kitap beni hafif bir hayal kırıklığına uğrattı ama bunun yanında çok beğendiğimi de söyleyebilirim. Hayal kırıklığı sebebim ise ilk kitabın tahmin ettiğim kadar dolu dolu şekilde sürükleyici olmamasıydı. Aşk ve dostluk kavramları daha çok ağır basıyordu ama bu kısımlar da her ne kadar bazen içimi eritse de beklediğim kadar mükemmel değildi. Vhalla benim okumaktan zevk aldığım ve beni rahatsız edecek pek nadir davranışlarda bulunan bir kız karakterdi. Kitapta daha ilk kısımlarda Prens Aldrick ile arasında geçen hararetli tartışmalar beni de çok heyecanlandırdı. Kitabın gidişatı bakımından en çok sevdiğim kısımlar kesinlikle Aldrick ve Vhalla arasında geçenlerdi. Özellikle yazarın aynı anlatımla devam etmeyip, son yüz sayfayı daha farklı ve acımasız bir olaya çekmesi de büyük beğenimi kazandı. Sadece bu son olayda Aldrick'in bazı davranışlarının detayının açıklamaktan kaçınıldığı ve saçma olduğu kanısına vardım. Prens Baldair ile Prens Aldrick arasındaki çekişme ve elbette ikisinin de Vhalla'ya karşı tutumu bana Kızıl Kraliçe'yi hatırlattı. Kitabı kurgusu bakımından bakarsak tarihi fantastik olarak serinin ilk kitabından çok mükemmel olduğunu savunamayacağım. Zannımca yazar her şeyi ilk kitapta dolu dolu yapmak yerine diğer kitaplara da yer vermek istemiş. Devam kitaplarında dört ana üstün gücün detaylarını daha derinden okuyacağımız serinin devam isimlerininden belli oluyor. Üçü arasında geçen aşk üçgeninin daha tehlikeli ve heyecanlı bir hal alacağı kuşkusuz.
"Sen hiçbir şey için çırpınmamalısın. Sen veliaht prenssin."
Aldrick, dudakları hafifçe kulaklarına değerek, "Ben prens olabilirim," dedi. "Ama sadece bu gece için bile olsa sıradan olabilmek için her şeyi verirdim."
Bu kitabı uzun zamandır merak ediyordum ve itiraf edeyim; nedense kapağı sayesinde ilk başta çizgi roman olduğunu sanmıştım. Daha sonra araştırdığımda beş kitaplık bir seri olduğunu keşfetmiş oldum. Kapağıyla beni kendine çekmeyi başarmıştı ve içeriğinin tarihi fantastik olduğunu bildiğim için daha büyük bir heyecanla okumaya başladım. Açıkçası kitap beni hafif bir hayal kırıklığına uğrattı ama bunun yanında çok beğendiğimi de söyleyebilirim. Hayal kırıklığı sebebim ise ilk kitabın tahmin ettiğim kadar dolu dolu şekilde sürükleyici olmamasıydı. Aşk ve dostluk kavramları daha çok ağır basıyordu ama bu kısımlar da her ne kadar bazen içimi eritse de beklediğim kadar mükemmel değildi. Vhalla benim okumaktan zevk aldığım ve beni rahatsız edecek pek nadir davranışlarda bulunan bir kız karakterdi. Kitapta daha ilk kısımlarda Prens Aldrick ile arasında geçen hararetli tartışmalar beni de çok heyecanlandırdı. Kitabın gidişatı bakımından en çok sevdiğim kısımlar kesinlikle Aldrick ve Vhalla arasında geçenlerdi. Özellikle yazarın aynı anlatımla devam etmeyip, son yüz sayfayı daha farklı ve acımasız bir olaya çekmesi de büyük beğenimi kazandı. Sadece bu son olayda Aldrick'in bazı davranışlarının detayının açıklamaktan kaçınıldığı ve saçma olduğu kanısına vardım. Prens Baldair ile Prens Aldrick arasındaki çekişme ve elbette ikisinin de Vhalla'ya karşı tutumu bana Kızıl Kraliçe'yi hatırlattı. Kitabı kurgusu bakımından bakarsak tarihi fantastik olarak serinin ilk kitabından çok mükemmel olduğunu savunamayacağım. Zannımca yazar her şeyi ilk kitapta dolu dolu yapmak yerine diğer kitaplara da yer vermek istemiş. Devam kitaplarında dört ana üstün gücün detaylarını daha derinden okuyacağımız serinin devam isimlerininden belli oluyor. Üçü arasında geçen aşk üçgeninin daha tehlikeli ve heyecanlı bir hal alacağı kuşkusuz.

3 yorum:

  1. Bu kitap listemde yer alıyordu, biliyor musun. Ben de kapağını görüp aşık olmuştum, listeme girmesinin ikinci etkisi bu olmuştu, ilk etki mi? O da kurgusunun fantastik oluşuydu. Lakin şu yazını okuyunca biraz hayal kırıklığına uğradım, alıp almama konusunda kararsız kaldım çünkü romantizmi sevmezken, başlı başına bir aşk üçgeni yer alıyormuş. Büyük ihtimal alsam daha büyük hayal kırıklığı yaşayıp karakterden sıkılacağım, sonunda kitap tanıdığım birine vermemle birlikte kitaplığımdan çıkacak. Bunun için teşekkür ederim. Gerçekten kitabı okuyan birinin görüşüne ihtiyacım vardı. ^^
    Keyifli anlatımın için de sağolasın ayrıca. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederimm. Yorumumda belirttiğim gibi ilk kitap fantastik açıdan beklediğim dolulukta değildi ve kızın gücünü keşfetmesiyle prens arasında filizlenen aşkını anlatıyor desem daha doğru. O yüzden büyük ihtimalle sana yeteri kadar doyurucu gelmeyebilir :)

      Sil
  2. Kitabın sonuyla ilgili düşüncelerine tamamen katılıyorum. O son olayda Aldrik'in davranışları tam açıklanmadı ve bu da tatmin edici değildi. Diğer kitaplar daha dolu dolu olacak bence (inşallah Yabancı çevirirse)

    YanıtlaSil